Evlilik Kararı

İnsanların iki farkli cinsiyette yaratildigini, anne ve babalarımızın bir çift olduğunu anlamaya başladığımız zamanlardan itibaren biz de kendi eşimizi aramaya başlarız. Çevremizde gördüğümüz herşey bize kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan iki farkli cinsiyet olduğunu öğretmektedir. Gördüğümüz örneklerle evlilik konusundaki fikirlerimiz şekillenir. Özellikle kız çocukları nerde olursa olsun ilk önce bir anne adayı olmayı öğrenirler. Bebeklerine annelik yaparlar, evcilik oynarlar. Tabii bu oyunlar için bir de koca gerekmektedir. Ýşte oyunlarla başlayan süreç yine bir çeşit oyun olarak yıllarca devam eder. Çağlar boyu sürmüş ve sürecek olan bu oyunun süresi ise artmaktadır. Hayat karmaşıklaştıkça, insanlar, düşünceler ve bütün bunların sonucu olarak ilişkiler de karmaşıklaşmaktadır.

     Bugün, eğitimli ve belli bir hayat standardının üzerinde yaşayan insanlar için evlilik iyice zorlaşmış bir karar gibi gözükmektedir. Çok zor bir seçimdir hayat boyu beraber olacak insani seçmek; kendini bir yere, garantili bir hayata, bir aileye bağlamak… Çünkü günümüzün şartlarında artık tüm dünya elinizin altındadır. Sahip olabildiklerinizin yanında sürekli sahip olamadıklarınızı da görürsünüz. Yeni fırsatlar, değişiklikler, dostlar istersiniz ve bir eş gençlik yıllarının o deli zamanlarında korkutucur. Siz kariyer, yeni fırsatlar dersiniz; sevgiliniz ev almaktan bahseder. Siz çılgın tatiller hayal edersiniz, o çocuk sahibi olmayı… Ve hayat iki taraf için de bir hayal kırıklığına dönüşmeye başlar. Kavgalar, yalanlarla hayat bir kabus olur, evlilikse iyice uzak bir fikir oluverir.

     Fakat bu noktada kadın genelde erkekten daha çabuk pes eder. Çünkü yaşı ilerledikçe hormonları daha şiddetli çığlıklar atmaya başlar. Anne olmak isteği artık dayanılmaz bir hal aldığında artık çılgın hayallerden taviz verebilecek, herşeyin de maddi başarılar olmadığını anlayacak olgunluğa gelir. O zaman güvendiği ve inandığı bir ilişkiyi o mutlu sonla bitirmek ister. Hayat boyu beraber olacağı o tek eş ,mutlu bir yuva… Filmlerde görüp de yüksek sesle hep alaya alıp içten içe özendiğimiz o "pembe panjurlu ev"…

     Bütün bu ilişkiler karmaşası içinde er ya da geç öğrendiğimiz (aslında bazılarının da hiçbir zaman öğrenemediği) tüm o heyecan arayışlarındaki, rastgele ilişkilerdeki çeşitliliğin bir sonu vardır, herşey tekrarlanan kısır bir döngüdür. Sürekliliği yoktur. Yeniden başlayan her birliktelikle, hayat zaman içinde her sabah aynı güne uyanılan bir alacakaranlık kuşağına benzemeye başlar. Oysa sadakatin, güvenin hakim olduğu bir evlilik bağı kurabilen çiftler için geçmişle ve gelecekle herşey bir bütündür. Bütünlük duygusu güç verir insana, tüm hayatını etkiler ve artık onsuz yapılacak hiçbirşey iyi değildir.

     İnsan hayatının bazı zamanlarında aksini iddia etse de, iki farklı cins olarak yaratılan insanlar için yaşanılacak en büyük mutluluk aşık olmak ve o bizi tamamlayan diğer yarımızla ömür boyu mutlu olabilmektir.

Ama bu yukarda tüm söylediklerime rağmen yine de acele verilmemesi gereken bir karardır evlilik…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder